14 Haziran 2017 Çarşamba

İmroz Meyhanesi

İmroz Beyoğlu'nun kıdemli meyhanelerinden. 1941'den itibaren yıllarca Krepen Pasajı'nda hizmet verdi. 1982'de, henüz trafiğe açık olan ve genellikle nalburların bulunduğu Nevizade Sokağı'na taşınıp Krepen'deki İmroz ismiyle eski müşterilerini yeniden ağırlamaya başladı. Bu isim meyhanecilik tarihimize iki bakımdan ışık tutuyor: Bir yandan, Krepen'in anısını yaşatırken, diğer yandan İstanbul meyhanelerine çok ustalar göndermiş Ege adası İmroz'u (Gökçeada) saygıyla yâd ediyor.
Meyhane, Tanaş Yalyas ve Spiro Havuços tarafından kuruldu. Yalyas, 1964 Kararnamesi'nin acımasız koşullarının hüküm sürdüğü devirde Atina'ya gidince hissesini iki garsonuna, 1957'de komiliğe başlayan ve bugün adı İmroz'la anılan Yorgo Okumuş'a ve İrfan Kara'ya devretti. Havuços 1980'de ebediyete göçünce meyhaneye Mustafa Yıldırım ortak oldu. Bugünün işletmecileri, yine aynı ailelerin fertleri. Balık ve et servisinin yanı sıra klasik meze kültürünü yaşatan İmroz'un sevilen başlıca mezeleri arasında lakerda, sardalye pilaki, soslu torik ve fava bulunuyor. Ayrıca İmroz hamsi marine, namı diğer fukara lakerdası ile kısıtlı bütçelere de hitap ediyor.
Duvarları meyhaneden gelip geçenlerin yazdığı notlar, fotoğraflar ve müdüriyetin uyarıları kaplıyor. En dikkat çekeni "Meyhanede şarkı söylemek kat'iyyen memnudur, the müdür" yazısı. Bir akşam bu yazıyı gören Müzeyyen Senar, Yorgo'ya, "Bana da mı yasak?" diye sorar. Yorgo da "E, sendeki ses herkeste ne arar. İki kadeh içen kendini tenor sanıyor" diye cevabı yapıştırır. ÇİĞDEM ÖZTÜRK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ah İstanbul Ah İstanbul - 2

Ahmet Cemaleddin Saraçoğlu,  II. Abdülhamit 'in  istibdat devri  olarak anılan baskı rejimi sırasında, İstanbul'un etliye sütlüye k...